Modern dünya da genelde okçuluğun babası, Batı Dünyası olarak gösterilir. Çünkü böyle öğretildi bizlere. Batı herşeyi bizden daha iyi bilir, Batı Kültür verir. Batı Medeniyet verir ya da sağlar. Neden? Batı gelişmişti çünkü… Sözde Aydınlarımız öyle der…
Ama şimdi bu bilinen tersine ben de diyorum ki, öyle değildi. Bilindiği üzere yaklaşık 7 yıldır üstadımdan öğrendiğimi, talebelere aktarıyorum. Yaklaşık olarak da yine 7 yıldır bu branşın içindeyim ve çok kez araştırma ve kaynak okuma fırsatım oldu. Batı dünyası, biz Türklerin özüne dönüşünü ve tarihini bilmemeleri adına güzel çalışmalar yapmışlar. Lakin başarılı olamadılar, olamayacaklar…
Evet bu kapsamda Dünyanın bilinen ilk spor ve eğlence amaçlı okçuluğu Fatih Sultan Mehmed döneminde yani 15.yy başlarında başlar. Yine bu dönemde Fatih’in fermanı ile birçok Okmeydanı kurulmuştur. Fatih dönemini incelediğimizde, özellikle ateşli silahların çıkmasını ele aldığımızda Ok ve Yay denen unsur ordu baza alındığında, ordudan hemen kalkmamıştır. Bilakis yaya denen unsurlar yani solaklar ve yeniçeriler savaşlarda kullandığı evrak ve kaynaklarda yazmaktadır.
Küçük bir beylikten bir dünya imparatorluğuna dönüşen Osmanlı Devleti, özellikle yukarıda ismini zikrettiğimiz Fatih Sultan Mehmed döneminde dikkatlice organize edilmiş kurumsal bir yapıya kavuştuğunu görüyoruz. Özellikle okçuluğun kurumsallaşmasında bu padişah ile olmuştur. İstanbul’un fethinden sonra, bugünkü İstanbul'da bulunan Okmeydanı II. Mehmed’in kendi bütçesinden, sahiplerine değerinin iki katından fiyat vererek aldığını ve aldığı bu araziyi vakıf olarak okçulara tahsis edildiği bilinmektedir.
Rivayete göre burası, İstanbul fethi sırasında otağını kurduğu yerdir. Burada altı çizilmesi gereken nokta, Batı kaynaklarında VIII. Henry dönemi İngiltere’sindeki spor okçuluğu, dikkatli incelendiğinde Avrupa ve Ortadoğu'daki milletlerden önce Osmanlı’da başlamıştır. İşte bu yüzden bu ülkede yaşayan ve bu kadim Türk kültürün mirasçısı olan bizler, bu ve buna benzer tarihi gerçekleri bilmeli, araştırmalı, okumalıyız. En önemlisi ise tahrif edilmesini engellemeliyiz.
Dönemin kurumsal yapılanması okçuluk tekkeleri yani günümüz kavramıyla ‘’Spor Kulüpleri’’ olarak geçer.
‘’Tekke’’ adı verilen bu kurumlarda sistemli olarak eğitim verilmiştir. Tabi bunun yanında Fıkıh, Hadis, Kelam ve diğer ilimlerinde verildiğini söylemek mümkündür. Taliplerin eğitime kabulü ve icazet almaları belli törenler ile gerçekleştirilirdi. Atıcılar Tekkelerinde bir aktivitenin spor sayılabilmesi için ilgili kişilere bir sistem içinde öğretilmesi, düzenli antrenmanlarla kemankeşlerin teknik ve fiziksel becerilerinin arttırılması ve bu ulaşılan seviyenin müsabakalarda sınanması yoluyla kontrol edilirdi.
Tekkelerde temel okçuluk eğitiminin başlangıç ve sonu elbette törenler ile kutlanırdı. Çıraklığa adım atan kemankeşe ‘’Küçük Kabza Alma’’, mezuniyet veya icazet törenine ise ‘’Büyük Kabza Alma’’ denirdi. Nitekim bu eğitimlerin yaklaşık 3 ila 5 yıl arasında yapıldığını, bazı kaynaklarda yıllarca sürecek bir eğitimin yapıldığını biliyoruz. Kısacası ‘’Kemankeşlik bir yaşam biçimidir.’’
Kıymetli Okurlar, bir sonraki konumda Kabza Alma törenlerinden bahsedeceğim.
Sözlerimi ise şu dizeler ile bitiriyorum;
‘’ Tohum saç, bitmezse toprak utansın!
Hedefe varmayan mızrak utansın!
Ustada kalırsa bu öksüz yapı,
Onu sürdürmeyen çırak utansın!’’
Kalın sağlıcakla…
Yorum yazarak Çan'ın Sesi Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Çan'ın Sesi Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Çan'ın Sesi Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Çan'ın Sesi Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Çan'ın Sesi Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Çan'ın Sesi Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Çan'ın Sesi Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Çan'ın Sesi Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.